Türkiye’de Kentsel Tarim Düzenlemelerine Yönelik Stratejiler | Author : Yasar MENTES, Fürüzan ASLAN | Abstract | Full Text | Abstract :Kentler gida yetistiriciligi için büyük bir potansiyele sahiptir. Birçok faydasi nedeniyle kentsel tarim, son yillarda popüler bir ivme yakalamistir. Dünya genelinde birçok devlet kentsel tarimi gida sisteminin bir parçasi olarak görmüs ve bu faaliyetleri tesvik etmek için çesitli düzenlemelerde bulunmustur. Türkiye’de kentsel tarim bilinçli olarak yapilan bir aktivite degildir. Çogu planlamaci ve akademisyen tarafindan kent ve tarim kavramlari yakin zamanda birbiriyle eslestirilmistir. Ancak Türkiye’de kentsel tarimin belediye imar ve politikalarina dâhil edilmesi konularinda herhangi bir çalisma yapilmamistir. Gerek ulusal gerekse yerel mevzuatlarda “Kentsel Tarim” kavramina yer verilmemistir. Kent içinde yürütülecek tarimsal faaliyetlerin önündeki en büyük engel yasal düzenlemeler konusundaki eksikliklerdir. Türkiye’de kentsel tarimla ilgili yasal herhangi bir mevzuat bulunmamaktadir. Bu durum kentsel tarimin basarisini gölgelemekte ve yayginlasmasini engellemektedir. Kentsel tarimin yasallastirilmasi, kentsel gida tedariki için önemli bir adimdir. Kentsel tarim için yasal bir çerçeve olusturmak, gida hakkinin korunmasina ve uygulanmasina yönelik önemli bir stratejidir. Bu çalisma kapsaminda kentsel tarim ile ilgili uluslararasi yasal düzenlemeler incelenmis, Türkiye’de kentsel tarim mevzuatinin olusturulmasina yönelik çesitli stratejiler olusturulmustur. Kentsel tarim ile ilgili stratejilerin ve yasal çerçevenin gelistirilmesine odaklanan bu çalisma ileride Türkiye’de kentsel tarimla ilgili yapilacak olasi ulusal, bölgesel ya da yerel mevzuat çalismalarinda bir rehber niteligi tasiyabilir. |
| Melezleme Islahi Yoluyla Elde Edilen Ümitvar Kiraz (Prunus avium L.) Genotiplerinin Kendine Verimlilik ve S-Allel Genlerinin Belirlenmesi | Author : Fatma YILDIRIM; Ismail DEMIRTAS | Abstract | Full Text | Abstract :Kiraz tüm dünyada sevilerek tüketilen ve üreticisine yüksek düzeyde kazanç saglayan meyve türlerinin basinda gelmektedir. Ancak eski kiraz çesitlerinin yetistiriciliginde verim, kalite ve kendine uyusmazlik gibi önemli sorunlar bulunmaktadir. Bu noktada önemli bir kiraz üreticisi ve ihracatsisi olan ülkemizin dünya piyasalarindaki rekabet gücünü koruyabilmesi ve arttirabilmesi için kendine verimli ve kaliteli yeni çesitlerini gelistirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, Egirdir Meyvecilik Arastirma Enstitüsü (MAREM) tarafindan melezleme yolu ile kiraz çesit islahi baslatilmistir. Bu tez çalismasinda, MAREM’de yapilan melezlemeler (0900 Ziraat X kendine uyusur veya uyusmaz çesitler) sonucunda elde edilen ümitvar 27 adet kiraz genotipinin kendine verimlilik durumlari ile S-Allel uyusmazlik genlerinin yanisira fenolojik ve bazi meyve kalite özelliklerinin (pomolojik özellikler, antioksidant bilesenler ve çatlama hassasiyeti) belirlenmesi amaçlanmistir. Çalisma, 2015 ve 2016 yillari arasinda yürütülmüstür. Çalismada, genotiplerin meyve tutum oranlari arazide kendileme uygulamalarinda %0-%33, serbest tozlanmada ise %3-%54 arasinda degismistir. Moleküler çalismalar sonucunda genotiplerin 13’ünde kendine verimlilik alleli (S4’) saptanmistir. |
| Steinernema feltiae Filipjev ve Heterorhabditis bacteriophora Poinar, 1976 Leptinotarsa decemlineata (Say, 1824) Üzerindeki Etkinliginin Belirlenmesi | Author : Fatma Gül GÖZE ÖZDEMIR; Asiye UZUN; Ozan DEMIRÖZER | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada ticari entomopatojen nematod türleri olan Steinernema feltiae Filipjev ve Heterorhabditis bacteriophora Poinar, 1976 patates üretim alanlarinda önemli ekonomik kayiplara neden olan Leptinotarsa decemlineata’nin dördüncü larva ve ergin dönemdeki bireyleri üzerindeki etkilerinin belirlenmesi hedeflenmistir. Iki entomopatojen nematodun 3 farkli dozu (100, 150, 200 milyon infektif juvenil (IJs)/ 100 L su) hazirlanmis ve denemeler laboratuar kosullarinda tesadüf parselleri deneme desenine göre her bir doz için her tekerrürde 5 birey olmak üzere 10 tekerrürlü olarak yürütülmüstür. Entomopatojen nematod süspansiyonlari patates böceginin her iki gelisim dönemine 1 atmosfer basinç altinda 20 saniye süre püskürtme yöntemi ile uygulanmistir. Dördüncü larva döneminde her iki entomopatojen nematod türünde uygulama dozlarinin kontrolden farkli ancak kendi aralarinda fark olmadigi, ergin dönemde ise hem kontrol hem de uygulama dozlari arasinda fark olmadigi belirlenmistir. Ayrica, Steinernema feltiae ve H. bacteriophora patates böceginin dördüncü larva dönemi üzerinde neden olduklari ölüm oranlarinin sirasi ile % 64-82 ve % 20-60 arasinda oldugu bulunmustur. Ergin bireylerde ise entomopatojen nematodlar için bu oranlar sirasi ile % 12-24 ve % 2-10 arasinda kalmistir. |
| Farkli Toprak Sicakliklarinin Tarla Kapasitesindeki Topragin CO2 Üretimine Etkisi | Author : Davut AKBOLAT; Ali COSKAN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada, deneme baslangicinda doygunlugun %60’ina ulasincaya kadar sulanan bir toprak örneginin, farkli sicakliklardaki CO2 emisyonunda meydana gelen degisimleri saptamak amaciyla saksi denemesi yapilmistir. Denemede saksilarin yerlestirildigi düzenegin sicakliklari (uygulamalar) 40, 36 ve 32 °C’ye sabitlenmis, ayrica oda sicakliginda kontrol saksilari da denemeye alinmistir. Her ölçüm (kayit) öncesi saksilardan eksilen suyun tekrar saksilara ilave edilmesi seklinde esit nem kosullari saglanmistir. Zamana bagli olarak toprak sicakliginda, toprak neminde, CO2 emisyonunda ve buharlasmada meydana gelen degisimler baslangiçtan itibaren 9. güne kadar günlük kayitlar alinarak izlenmistir. Deneme sonucunda, saksilarin yer aldigi ortama uygulanan sicaklik ile toprak sicakligi arasinda fark oldugu, uygulanan sicakligin topraga ayni seviyede geçmedigi saptanmistir. Buna karsin 40 °C, 36 °C, 32 °C ve oda sicakligi uygulamalari arasinda sirasiyla 3.9, 3.4 ve 3.9 °C sicaklik farki olusmustur. Kayit baslangicinda uygulanan suyun buharlasma hizi sicaklikla birlikte artmistir. Deneme sonunda uygulamalara bagli olarak saptanan ortalama toprak CO2 emisyonlari 40, 36, 32 ve kontrol uygulamalari için sirasiyla 0.355, 0.432, 0.410 ve 0.380 g m-2 h-1 olarak belirlenirken ortalama degerlere göre sadece 40 ve 36 uygulamasi arasinda P=0.05 önem düzeyinde fark bulunmustur. H2O emisyonlari 40, 36, 32 ve kontrol uygulamalari için sirasiyla 19.7, 18.9, 15.5 ce 13.2 g m-2 h-1 bulundugu ve aralarindaki farkin önemli (P=0.05) oldugu saptanmistir. |
| Pink Lady ‘Rosy Glow’ Elma Çesidinde Metil Jasmonat ve Aminoetoksivinilglisin Uygulamalarinin Meyve Kalitesine Etkileri | Author : Nur KILINÇ; Bekir SAN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada Pink Lady ‘Rosy Glow’ elma çesidinde Metil jasmonate (MeJA) ve Aminoetoksivinilglisin (AVG) uygulamalarinin meyve kalite özelliklerine etkileri arastirilmistir. Arastirmada MeJA’nin 5, 10, 15 ve 20 mM dozlari tek basina ve 300ppm AVG ile birlikte agaçlara püskürtülmüstür. MeJA uygulamalari tahmini hasat tarihinden 4 hafta önce, AVG uygulamasi ise tahmini hasat tarihinden 3 hafta önce yapilmistir. Arastirma sonucunda hasat edilen meyvelerde, meyve boyutlari, meyve agirligi, meyve eti sertligi, meyve kabuk renk degerleri, suda çözünebilir toplam kuru madde (SÇKM), titre edilebilir asitlik (TEA) ve toplam fenolik madde içerikleri incelenmistir. Ayrica fenolik bilesenlerden katesin, epikatesin, klorojenik asit ve sinnamik asit içerikleri de belirlenmistir. Arastirmada, uygulamalarin meyve boyutlari, meyve agirligi, meyve eti sertligi, SÇKM ve TEA içerikleri üzerine önemli bir etkisinin olmadigi belirlenmistir. Uygulamalarin meyve kabuk renginde L* degeri ile b* degerini de etkilemedigi tespit edilmistir. Ancak kirmizi renk olusumunu ifade eden a* degeri incelendiginde meyve kabuk üst rengi bakimindan uygulamalar arasinda önemli bir farklilik olmamakla birlikte, kabuk zemin rengi bakimindan özellikle 10, 15 ve 20 mM MeJA uygulamalarinin tek basina ve 300 ppm AVG ile birlikte kullaniminin a* degerini artirdigi tespit edilmistir. Tek basina 300 ppm AVG uygulamasi kontrole göre kabuk zemin rengi a* degerini azaltmistir. Arastirmada 10 ya da 15 mM MeJA + 300 ppm AVG uygulamalarinin toplam fenolik madde içerigini, kontrole göre önemli oranda artirdigi belirlenmistir. Fenolik bilesenlerden katesin, epikatesin ve klorojenik asit içeriklerinin genel olarak MeJA uygulamalari ile arttigi, sinnamik asit içeriklerinin ise uygulamalardan etkilenmedigi tespit edilmistir. |
| Alt Gruplarda Gözlem Adetleri Esit Olan Faktöriyel Denemelerde Tip 1, Tip 2, Tip 3 Kareler Toplami Tiplerinin Testin Gücü Bakimindan Karsilastirilmasi | Author : Merve ÇAKIR, Özgür KOSKAN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada faktöriyel düzende dengeli denemelerde, farkli örnek genislikleri, farkli dagilim, farkli varyans oranlarinda ve ortalamalar arasinda standart sapma cinsinden farkli genisliklerde kombinasyonlar olusturularak, yaygin kullanilan tip 1, tip 2 ve tip 3 kareler toplamlarinin kullanimi sonucu olusacak testin gücü degerlerinin karsilastirilmasi planlanmistir. Bu çalismasinin materyalini Microsoft Developer Studio’nun IMSL kütüphanesinden faydalanarak üretilen tesadüf sayilari meydana getirmektedir. Dengeli denemelerde 3, 5, 10 ve 20 gözlem sayili 2 faktörlü ve her bir faktörün seviye sayisinin da 4 oldugu 16 alt grup kombinasyonuna göre Tip I-Tip II ve Tip III kareler toplamlari kullanilarak 100 000 simülasyon 4 farkli dagilim (Z, Ki-Kare, T ve Beta) için yapilmistir. Çalismada dengeli denemelerde tip 3 kareler toplami ve tip 2, tip 1 kareler toplamlarinin benzer güç degerleri verdigi görülmektedir. Bu durum paket programlarin öncelikle tip 3 kareler toplaminin kullanim nedenini de açiklamaktadir. Fakat bu çalismada egri dagilimlarda dengeli deneme desenlerinde tip 2 ve tip 1 kareler toplamlarinin az da olsa daha yüksek güç degerleri aldiklari görülmüstür. |
| Korkuteli Soguk Hava Depolarinda Armutta Penicillium expansum Karsi Bazi Alternatif Mücadele Yöntemlerinin Belirlenmesi | Author : Evrim ARICI; Sahan KOÇ | Abstract | Full Text | Abstract :Penicillium expansum neden oldugu mavi küf hastaligi, armutlarin en önemli hasat sonrasi hastaliklarindan biridir. Bazi mikroorganizmalar ve uçucu yaglar P. expansum büyümesini engelleme yetenegine sahiptir. Bu çalismada Bu çalisma, Karyagdi armut çesidinde Bacillus subtilis, Trichoderma harzianum ve kekik yaginin antagonistik kapasitesini karakterize etmeyi amaçlamistir. In vitro antogonizm testlerinde T. harzianum, B. subtilis daha etkili ve % engelleme oranlari sirasiyla %55.97, %49.37 olarak tespit edilmistir. Kekik yaginin kontakt uygulamasinda P. expansum misel gelisimi %59.62-100, fumigant uygulamasinda % 54.17-100 oraninda engellenmistir. Meyve biyo-tahlillerinde 25°C B. subtilis, T. harzianum ve kekik yagi meyve çürümesini %31.69-72.37, +0 °C soguk hava deposunda %22.29-66.83 oranlari arasinda azaltmistir. Çürük lezyonlarini en fazla kekik yagi kontak 500 µl L uygulamasi azaltirken, en düsük etkiyi kekik yagi fumigant %1 uygulamasi göstermistir. Çalismalar sonucunda hem kekik yaginin hemde antagonistik mikroorganizmalarin (B. subtilis, T. harzianum) çevre dostu olmalari nedeniyle, armutlarda hasat sonrasi P. expansum hastaligina karsi kullanilmasinin yararli olacagi kanisina varilmistir. |
| Seftali Fidan Üretiminde Asi Basarisi Bakimindan Anaç Çapi ve Kalem Dinlenmesinin Etkileri: ‘Artemis – Garnem’ Örnegi | Author : Abdullah KANKAYA; Mehmet POLAT; Ilknur ESKIMEZ; Kerem MERTOGLU | Abstract | Full Text | Abstract :Modern meyve yetistiriciliginde anacin üstün özelliklerinden yararlanmak amaciyla vejatatif çogaltim yöntemlerinden asi tercih edilmektedir. Bu sebeple, asi basarisini etkileyen faktörlerin tespiti oldukça önemlidir. Bu çalisma kapsaminda, ‘Garnem’ - ‘Artemis’ kombinasyonu kullanilarak anaç çapinin ve kalem dinlenmesinin asi basarisi üzerine olan etkileri arastirilmistir. Sonuçlar dogrultusunda, anaç çapinin artisina paralel olarak asi basarisinin da arttigi tespit edilmistir. Asisi tutan anaçlarin ortalama çap degeri 4,62 mm olarak ölçülürken, bu deger asisi tutmayan anaçlarda 3,97 mm olarak tespit edilmistir. Benzer etki kalem dinlenmesinde de gözlemlenmis olup, dinlenmis olan kalemlerle yapilan asilamalarda, asi basarisi %84,00 olarak bulunurken, bu degerin dinlenmeye tabi tutulmayan gözlerle yapilan asilarda %65,14 düzeylerine kadar düstügü tespit edilmistir. Ayrica dinlenmis kalemlerle yapilan asilarda, gözlerin daha erken sürmeye basladigi da gözlenmistir. |
| Organik Ürün Tüketiminin Mevcut Durumu ve Tüketimi Etkileyen Faktörler: Isparta Ili Örnegi | Author : Barina TURAN; Vecdi DEMIRCAN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada, Isparta ili kent merkezinde yasayan tüketicilerin organik ürünler hakkinda ki bilgi düzeyleri, organik ürün tüketim tercihleri ve organik ürün tüketimlerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmistir. Anket sayisinin belirlenmesinde “ana kitle oranlarina dayali kümelendirilmis tek asamali basit tesadüfi olasilik örneklemesi” yöntemi kullanilmistir. Çalismanin ana materyalini, Isparta ili kentsel alanda yasayan 384 tüketici ile yüz yüze görüsülerek toplanan veriler olusturmustur. Çalismada elde edilen verilere Ki-Kare analizi uygulanmistir. Arastirma sonuçlarina göre, tüketicilerin organik ürünleri genel olarak dogal ürün olarak tanimladiklari (%73.18) tespit edilmistir. Katilimcilarin %72.40’inin organik ürün tükettigi belirlenmistir. Tüketicilerin organik ürünleri tercih etmesindeki en önemli etkenin saglik faktörü oldugu tespit edilmistir. Tüketicilerin en fazla tükettigi organik ürünler sirasiyla yas meyve ve sebze, yumurta ve süt olarak belirlenmistir. Tüketicilerin organik ürünleri güvenilir yerlerden almaya dikkat ettikleri saptanmistir. Organik ürün tüketen tüketicilerin %43.17’si satin aldiklari ürünlerde sertifika bulundugunu belirtmislerdir. Tüketicilerin organik ürünleri köylerden, semt pazarindan ve tanidiklari üreticiden satin aldiklari belirlenmistir. Tüketicilerin büyük bir çogunlugu, organik ürünlerin fiyatlarinin pahali oldugunu vurgulamislardir. Tüketicilerin %84.53’ü organik ürünler hakkinda yeterince tanitim yapilmadigini düsünmektedir. Tüketicilerin organik ürünlerden haber olduklari bilgi kaynagi internet olarak belirlenmistir. |
| Uzaktan Algilama ve Cografi Bilgi Sistem Teknikleri Kullanilarak Manisa Akselendi Ovasi’nda Arazi Kullanim/Örtüsündeki Zamansal Degisiminin Izlenmesi | Author : Kezban SAHIN TAYSUN; Alaettin TAYSUN | Abstract | Full Text | Abstract :Akselendi Ovasi, Manisa’nin Akhisar, Gölmarmara ve Saruhanli ilçeleri içinde yer almaktadir. Ovada rüzgâr erozyonu sonucu kumul hareketleri meydana gelmistir. Ovanin büyük çogunlugunda rüzgar asinim ve birikimleri ile kritik düzeyde sulak alan tahribati gibi birçok önemli olay tespit edilmistir. Bu çalisma, 1985 Landsat 5TM, 2016 Göktürk-2 uydu görüntüleri ve kartografik materyaller yardimiyla alandaki arazi kullanimi/örtüsündeki zamansal degisimleri degerlendirmek amaciyla yapilmistir. UA ve CBS teknikleri kullanilarak bu yillara ait CORINE (Çevresel Bilginin Koordinasyonu) arazi kullanim/örtüsü haritalari olusturulmustur. Arazi kullanimi/örtü siniflandirmasi için 1985 yilinda en çok benzerlik yöntemi kullanilirken, 2016 yili için obje tabanli siniflandirma yöntemi uygulanmistir. Çalisma yapay alanlarin oraninda %4.40 %5.18, tarim alanlarinin oraninda ise %45.33 %74.88 yükseldigini göstermistir. Buna karsilik, dogal ve yari dogal alanlarin oraninin %22.85 %5.92, az veya hiç bitki örtüsü içermeyen alanlarin ise %14.39 %6.16 düstügü tespit edilmistir. Ayrica açik kumlu alanlarin %5.80 %0.83 düsmesi oldukça dikkat çekicidir. Bu azalislar tarim alanlarindaki artisinin kaynagini açiklamaktadir. Bu dönemde asiri hareketli olan kumul alanlari, devlete ait arazilerde yapilan agaçlandirma çalismalari ile kontrol altina alinmistir. Bulgular sulak alanlarin %7.13 %0.00 düstügünü göstermistir. Sonuç olarak, ovadaki bazi arazi kullanim/örtü siniflarinin 31 yilda önemli ölçüde degistigi sonucuna varilmistir. Ovada dogal ve yari dogal alanlar ile Kumçay Nehri yataginin yüzeyinin korunumu tarimin sürdürülebilirligi açisindan büyük önem tasimaktadir. |
| Burdur Ekolojik Sartlarinda Farkli Azotlu Gübre Çesit ve Dozlarinin Seker Misirda (Zea mays saccharata Sturt.) Koçanin Bazi Tarimsal Özellikleri Üzerine Etkisi | Author : Abdullah KOCABAS, Ilknur AKGÜN | Abstract | Full Text | Abstract :Arastirmada farkli azotlu gübre çesit ve dozlarinin Vega F1 misir çesidinde taze koçan agirligi ve koçan özellikleri üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmistir. Çalisma, Tesadüf Bloklarinda Bölünmüs Parseller Deneme planina uygun olarak 3 tekerrürlü kurulmustur. Çalismada ana parsellere azot kaynaklari [Nitropower 33 (%33 N), üre (%46 N) ve UTEC (%46 N)], alt parsellere ise azot dozlari (15, 20 ve 25 kg/da) uygulanmistir. Ayrica, 10 kg fosfor (P2O5) ekimle beraber verilmistir. Arastirma sonuçlarina göre, gübre çesitlerinin koçan sayisina, dozlarin ise koçan boyu ve koçanda tane sayisina etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmustur. Ayrica, gübre çesit ve dozlarinin bitki boyu hariç, incelenen diger özellikler (koçan çapi, kavuzlu ve kavuzsuz koçan agirligi ve koçanda sira sayisi) üzerine etkisinin istatistiksel olarak önemsiz oldugu belirlenmistir. Sonuç olarak, taze koçan agirligi dikkate alindiginda Burdur ekolojik kosullarinda Vega F1 tatli misir çesidine UTEC (yavas salinimli) gübre çesidi ve dekara 20 kg azot uygulandiginda en yüksek verim elde edilmistir. |
| BIYOKÖMÜR UYGULAMALARININ KARADENIZ BÖLGESI TOPRAGININ pH’SINA ve BAZI BIYOLOJIK AKTIVITE PARAMETRELERINE ETKILERI | Author : Abdullah ARIN; Ali COSKAN | Abstract | Full Text | Abstract :Türkiye’de çay yetistiriciligi sadece mikroklima özelliklere sahip Fatsa ilçesi ile Gürcistan siniri arasinda bulunan sahil seridinde yapilmaktadir. Iklim ve insan faktörleriyle birlikte uzun yillar monokültür bir sekilde yetistiricilik yapilmasi topraklarin verimliliginin azalmasina ve pH’nin düsmesine neden olmustur. Bu çalismada, çay budama artiklarinin biyokömür olarak degerlendirilmesi ve biyokömür uygulamalarinin Karadeniz bölgesi topraklarinin pH’larina ve biyolojik aktivitelerine etkilerini arastirmak amaçlanmistir. Rize ili Merkez ilçe Yeni Kale köyünde bulunan çay bahçelerinden toprak ile çay budama artiklari temin edilmis ve laboratuvar ortaminda 4 aylik inkübasyon denemesi kurulmustur. Budama artiklarinin 300 °C, 400 °C ve 500 °C oksijensiz ortamda prolizi gerçeklestirilmis ve %0, %0.5 ve %0.1 dozlarinda deneme topraklarina uygulanmislardir. Deneme topraklarinda 30 günde bir olmak üzere analizler yapilarak toprak solunumlari (CO2 üretimi), üreaz, proteaz, amilaz, beta glukozidaz enzim aktiviteleri, mineral azot (NH4+, NO2- ve NO3-) konsantrasyonlari ve toprak pH degerleri tespit edilmistir. Çalisma sonuçlari, çay budama artiklarindan elde edilen biyokömür uygulamalarinin ortalama degerler itibariyle toprak pH’sini proteaz ve beta glukozidaz enzim aktivitelerini ve mineral azot formlarindan NH4+, ve NO3- konsantrasyonlarini arttirabildigini göstermistir. |
| Karabugdayin (Fagopyrum esculentum Moench.) Farkli Gelisme Dönemlerinde Bazi Verim Ve Kalite Özelliklerinin Arastirilmasi | Author : Halil Ibrahim POLAT; Asuman KAN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu arastirma, 2018 yilinda Konya ekolojik sartlarinda yetistirilen karabugdayin farkli gelisme dönemlerinde (Çiçeklenme öncesi dönem, Tam çiçeklenme dönemi, Tohum baglama basi dönemi, Tohum baglama sonu dönemi) hasat edilip, bu gelisme dönemlerinin verim ve kalite özellikleri üzerine etkisini belirlemek amaciyla yürütülmüstür. Deneme “Tesadüf Bloklari Faktöriyel Deneme Desenine” göre üç tekerrürlü olacak sekilde kurulmus olup materyal olarak karabugday (Fagopyrum esculentum Moench.) tohumlari kullanilmistir. Çalismadan elde edilen sonuçlara göre; bitki boyu 21,24-89,79 cm; yas herba verimi 114,60-1520,30 kg/da; kuru herba verimi; 29,45-413,85 kg/da; tohum verimi 168,64 kg/da; toplam fenol miktari 50,54-139,72 mg/g; toplam flavonoit miktari 1,60-152,77 mg/g; rutin miktari herbada 2,17-3,01 arasinda ve tohumda ise ortalama 0,103 arasinda degismistir. |
| YÜZEY ALTI DAMLA SULAMA YÖNTEMI ILE SULANAN SILAJLIK MISIRDA (Zea mays L.) KISITLI SU UYGULAMALARININ VERIM VE KALITE ÜZERINE ETKILERI | Author : Fatos Güllü DAVARCI; Mevlüt TÜRK | Abstract | Full Text | Abstract :Bu arastirma, farkli su düzeylerinin silajlik misirin verim ve kalite parametreleri üzerine etkisini belirlemek amaciyla 2017 yilinda Isparta Uygulamali Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Egitim, Arastirma ve Uygulama Çiftligi’nde yürütülmüstür. Çalismada silajlik misira alti farkli sulama konusu (I150, I125, I100, I75, I50 ve I25) uygulanmistir. Sulama uygulamalari yüzey alti damla sulama sistemi kullanilarak yapilmistir. Arastirmada bitki boyu, sap kalinligi, ilk koçan yüksekligi, koçan uzunlugu, sap orani, yaprak orani, koçan orani, yesil ot verimi, kuru ot verimi, ham protein orani, ham protein verimi, ADF ve NDF oranlari belirlenmistir. Varyans analiz sonuçlarina göre, kisitli sulama uygulamalarinin incelenen tüm özellikler üzerine etkisinin istatistiki olarak önemli oldugu belirlenmistir. Arastirma sonuçlarina göre uygulanan su miktari arttikça bitki boyu, sap kalinligi, ilk koçan yüksekligi, koçan uzunlugu, sap orani, yesil ot verimi, kuru madde verimi, ham protein verimi, ADF, NDF oranlari artarken, koçan orani ve ham protein oraninda azalmalar oldugu tespit edilmistir. |
| Bingöl Kosullarinda Kinoa (Chenopodium quinoa Willd.) Genotiplerinin Adaptasyonu | Author : Büsra ÇAGLAYAN; Kagan KÖKTEN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalisma, Bingöl ekolojik sartlarinda yetistirilen bazi kinoa genotiplerinin ot verimi ve kalitesinin belirlenmesi amaciyla 2019 yaz döneminde Bingöl Üniversitesi Genç Meslek Yüksel Okulu Uygulama alaninda yürütülmüstür. Arastirmada, Igdir Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden alinan 9 farkli Kinoa genotipi (Cherry Vanilla, French Vanilla, Read Head, Rainbow, Titicaca, Populasyon-Çin, Moqu-Arrochilla, Oro de Valle ve Q-52) bitkisel materyal olarak kullanilmistir. Çalisma, tesadüf bloklari deneme deseninde 4 tekerarlamali olacak biçimde kurulmustur. Çalismada; bitki boyu, bitki sap kalinligi, yesil ot, kuru ot ve ham protein verimleri, ham protein, ham kül, nötral derjanda çözünmeyen lif (NDF), asit deterjanda çözünmeyen lif (ADF), kuru madde tüketimi (KMT) ve sindirilebilir kuru madde (SKM) oranlari ile nispi yem degeri (NYD)’ne ait veriler incelenmistir. Arastirma sonuçlarina göre; incelenen bütün özellikler bakimindan genotipler arasinda istatistiki açidan önemli farkliliklarin oldugu belirlenmistir. Bu parametrelerden bitki sap kalinligi, kuru ot, yesil ot ve ham protein verimleri bakimindan en yüksek degerler Q-52 çesidinden elde edilmis, geriye kalan diger özellikler yönünden en yüksek degerler ise Populasyon-Çin genotipinden elde edilmistir. Bingöl sartlarinda bu çalismanin birkaç yil daha yapilmasi gerektigi önerilmektedir. Ancak, bir yillik çalisma sonucuna göre en uygun Kinoa genotiplerinin Q-52 ve Populasyon-Çin genotipinin oldugu görülmektedir. |
| Rototiller Arka Kapak Yüksekliginin Topragi Sikistirma, Parçalama ve Karbondioksit Emisyonu Üzerine Etkisi | Author : Zafer GÜNGÖR; Davut AKBOLAT | Abstract | Full Text | Abstract :Toprak isleme sirasinda ise isleme derinligi, topragin karistirilma miktari gibi toprak islemedeki uygulanan yöntemler ile toprak isleme ekipmani tipi ve ayarlari da bazi toprak fiziksel özellikleri ve toprak CO2 emisyonu üzerine etkilidir. Bu çalismada, rototillerin üç farkli arka kapak konumu “Üst, Orta, Alt ve Kontrol” uygulama (faktör) olarak ele alinmis ve topragi sikistirma, parçalama ve toprak CO2 emisyonlari belirlenmistir. Bunun için de isleme derinlikleri, toprak hacim agirligi, porozite, toprak sicakliklari, toprak penetrasyon dirençleri ve ortalama agirlik çapi da saptanmistir. Isleme sonrasi PP System (toprak CO2 emisyonu ölçüm cihazi) kullanilarak deneme baslangicindan itibaren düzenli araliklarla CO2 emisyonlari belirlenmistir. Uygulamalar arasindaki farklar esitlendiginde (çalismada 60. gün) CO2 emisyonu ölçümü sonlandirilmistir. Elde edilen sonuçlara göre toprak CO2 emisyonu açisindan uygulamalar arasindaki farkin önemli oldugu belirlenirken porozite ve hacim agirliklari arasindaki fark istatistiksel olarak %5 önem düzeyinde önemli bulunmustur. Toprak CO2 emisyonlari Üst, Orta, Alt ve Kontrol uygulamalari için sirasiyla 0.137, 0.116, 0.099 ve 0.068 g m-2h-1 ve aralarindaki fark (p=0.05) önemli bulunmustur. Toprak penetrasyon dirençleri (0-25 cm derinlikte) ise uygulamalara bagli olarak Üst, Orta, Alt ve Kontrol için sirasiyla ortalama 0.848, 1.008, 1.808 ve 2.726 bulunmus ve aralarindaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmustur. Kapak konumuna bagli olarak isleme derinlikleri Üst, Orta ve Alt uygulamalari ortalamasi sirasiyla 17.0, 15.13 ve 13.26 cm olarak belirlenmis ve aralarindaki farkin istatistiksel olarak önemli oldugu saptanmistir. Uygulamalar göre toprak sicakliklari ve H2O emisyonu ortalamalari arasi fark önemsiz bulunmustur (p<0.05). |
| Kahramanmaras Ilinde Yumusak Çekirdekli Meyve Bahçelerinde Ates Yanikligi Hastaligi Etmeninin ve Yayginliginin Belirlenmesi | Author : Ugur HARMANDA, Mustafa KÜSEK, Ceyda CEYHAN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada, Kahramanmaras ilindeki yumusak çekirdekli meyve üretim alanlarinda önemli bir sorun olan ates yanikligi hastaliginin etmeni olan Erwinia amylovora’nin tanimlanmasi ve hastalik etmeninin yayginliginin belirlenmesi hedeflenmistir. Bu amaç ile incelenen bahçelerde karakteristik ates yanikligi belirtilerini gösteren agaçlardan 117 örnek alinmistir. Yapilan KOH, Katalaz, Oksidatif/Fermantatif, Oksidaz, ve Tütünde Asiri Duyarlilik ve patojenite testleri sonucunda 96 izolat elde edilmistir. Kahramanmaras bölgesinde ates yanikligi hastaliginin Onikisubat ilçesinde %5,08, Andirin ilçesinde %21,50, Elbistan ilçesinde %1,32, Afsin ilçesinde %2,77, Ekinözü ilçesinde %2,33 ve Göksun ilçesinde %1,12 oraninda yaygin oldugu tespit edilmistir. Kahramanmaras genelinde %5,67 oraninda yaygin olurken bölgede yetistiriciligi yapilan elma bahçelerinde %0,92, armut bahçelerinde %4,29 ve ayva bahçelerinde %16,40 oraninda yayginligi tespit edilmistir. Arastirma alanindaki bahçelerde ates yanikligi hastaligi Onikisubat ilçesinde %22,00, Andirin ilçesinde %26,00, Elbistan ilçesinde %24,00, Afsin ilçesinde %22,00, Ekinözü ilçesinde %27,33 ve Göksun ilçesinde %23,33 oraninda yogunlukta oldugu tespit edilmistir. Kahramanmaras genelinde %24,11 oraninda yogun olurken bölgede yetistiriciligi yapilan elma bahçelerinde %35,98, armut bahçelerinde %17,37 ve ayva bahçelerinde %18,98 oraninda yogun oldugu tespit edilmistir. Elde edilen izolatlarin morfolojik, fizyolojik ve biyokimysal testlerin yani sira BIOLOG GEN III Otomatik Tanilama Sistemi ile tanilari yapilmistir. BIOLOG GEN III Otomatik Tanilama Sistemi ile bu izolatlardan 12 tane seçilmis ve izolatlarin %83,3 ile %70,2 arasinda benzerlik ile Erwinia amylovora oldugu belirlenmistir. |
| A Preliminary Study on the Molecular Weight Profile of Soluble Protein in Niger (Guizotia abyssinica (L.f.)Cass) Protein | Author : Mehmet NAZ, Seval BAHADIR KOCA, Nalan Özgür YIGIT | Abstract | Full Text | Abstract :In present study, ash, protein, and crude fiber contents of niger meal were higher than that of niger seed. However, niger seed had higher lipid levels than that of niger meal (p<0.05). The ash, lipid, protein and crude fiber values of niger meal were found as 7.31 %, 7.16 %, 28.80 % and 20.02 %, respectively. The ash, lipid, protein and crude fiber values of niger seed were determined as 4.89 %, 20.61%, 19.63% and 18.96 %, respectively. The saturated and unsaturated FAs were determined as 20.52% and 45.23% in niger meal, 18.78% and 53.1% in seed, 25.35% and 52.05% in oil, respectively. The linoleic acid levels of niger meal, seed and oil were 37.49%, 41.76% and 41.61%, as highest FAs respectively. Amongst the saturated FAs, palmitic and stearic acids are found at higher levels with palmitic ranging from 9.85% (niger seed) to 15.76% (oil), and stearic ranging from 3.5% (oil) to 5.48% (seed). a-linolenic acid (ALA) levels of niger seed and niger oil were found as 0.85% and 1.2%, respectively. The MWPs of niger meal and seed were found as 48.74 % and 42.92 % in 2532 Da = group by followed 34.46 % and 38.72 % in 67000 Da = group, 14.18 % and 15.76 % in 13700-67000 Da group, 2.72 % and 2.62 % in 2532-13700 Da group, respectively. Considering taking into account protein, FA and MWPs, except for the high levels of crude fiber it could be suggested to use at moderate levels of niger meal remaining after the extraction of niger seed and seed oil in aquaculture feeds. |
| Kimyon (Cuminum cyminum L. ) Bitkisinde Yapraktan GA3 ve Metil Jasmonat Uygulamalarinin Meyve Verimi ve Uçucu Yag Kalitesi Üzerine Etkileri | Author : Arif SANLI, Tahsin KARADOGAN, Halil ERCABUK, Hamide DAGLI | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalisma farkli gelisme dönemlerinde yapraktan yapilan Gibberellik asit (GA3) ve Metil Jasmonat (MJ) uygulamalarinin kimyon (Cuminum cyminum L.) meyve verimi ve uçucu yag kalitesine etkilerinin belirlenmesi amaciyla Isparta kosullarinda 2014 ve 2015 yillarinda yürütülmüstür. Çalismada farkli konsantrasyonlarda GA3 (0, 50, 100 ve 150 ppm) ve MJ (0, 0.5, 1.0 ve 1.5 mM) vejetatif gelisme dönemi (çikistan 40 gün sonra) ve çiçeklenme ortasi (çikistan 60 gün sonra) olmak üzere iki gelisme döneminde bitki yapraklarina püskürtme seklinde uygulanmistir. GA3 ve MJ uygulamalari kimyonda meyve verimi ve verimi etkileyen parametreleri genellikle olumlu yönde etkilemis, ortaya çikan etki uygulama dozlarina bagli olarak degisim göstermistir. En yüksek semsiye sayisi ve meyve sayisi 100 ppm GA3, 1000 tane agirligi ve meyve verimi ise 0.5 ve 1.0 mM MJ uygulamalarindan elde edilmistir. Her iki fitohormonun da uçucu yag sentezine etkisi istatistiki açidan önemli bulunmus, yüksek dozda yapilan GA3 uygulamalari hariç diger uygulamalar meyve uçucu yag oranini kontrole göre (% 1.85) önemli derecede arttirmistir. Tüm uygulamalarda da uçucu yaglari olusturan ana bilesenler benzer (3-Caren-10-al, cuminic aldehyde, ?-terpinene, ß-pinene ve cymol) olmustur. |
| Antalya Yöresi Seralarinda Toprakli ve Topraksiz Ortamlarda Yetistirilen Domates Bitkisinin Mineral Beslenme Durumlarinin Karsilastirilmasi | Author : Ömer ÖZOKÇU, Figen ERASLAN INAL | Abstract | Full Text | Abstract :Özet: Bu arastirma, Antalya ilinin Merkez, Aksu, Serik, Manavgat ilçelerinde domates yetistiriciligi yapilan 27 adet toprakli, 25 adet topraksiz seradan alinan yaprak örnekleriyle, domates bitkilerinde besin elementi içerikleri belirlenerek farkli gelisme ortamlarinda yetistirilen domates bitkisinin beslenme durumlarini ortaya koymak amaciyla yürütülmüstür. Bu amaçla belirlenen seralardan, serayi temsil edecek sekilde bitkilerin 5. çiçeklenme devresinin basinda büyüme uçlarindaki 3 ve 4. yaprak örnekleri alinmistir. Alinan yaprak örneklerinde N, P, K, Ca, Mg, Fe, Zn, Mn, Cu, Cl ve B içerikleri belirlenmistir. Analiz sonuçlari sinir degerleri ile karsilastirilarak yetistirme ortamlarinin arasindaki mineral beslenme durumlari kiyaslanmistir. Arastirma sonuçlarina göre domates bitki örneklerinin besin elementi içerikleri yetistirme ortamlari arasinda karsilastirildiginda topraksiz yetistiricilikte örneklerin % 32’sinde N fazlaligi, her iki ortamda da % 50’ den fazla P noksanligi tespit edilmistir. Arastirmada örneklerin Ca içerigi her iki ortamda da fazla (% 100 ve % 93) düzeyde bulunurken, K içerikleri toprakli sera örneklerinin tamaminda noksanlik sinifinda iken, topraksiz ortamda bitkilerin % 60’ inda noksan düzeyde, Mg içerikleri ise her iki ortamda da yaklasik % 20 civarinda noksan düzeyinde tespit edilmistir. Domates bitkilerinin her iki ortamda mikro element bakimindan beslenmesi incelendiginde; örneklerin Fe içeriklerinin toprakli ve topraksiz sera örneklerinin sirasiyla % 74 ve % 24’ünde noksan seviyesinde oldugu belirlenmis, benzer durum Zn’ da da tespit edilmistir. Topraksiz seralarda örneklerin % 36’ sinda Cu noksanligi belirlenmistir. Bitki örneklerinin Cl içerikleri kiyaslandiginda, toprakli ortamda bitkilerin % 70’ inde fazla seviyede Cl tespit edilmistir. |
| Elma Bahçelerinde Kirmizi Örümcek Savasiminda Neoseiulus Californicus (Mcgregor) (Acari: Phytoseiidae)’un Farkli Salim Oranlarinin Etkinliginin Belirlenmesi | Author : Burak GÖÇER, Recep AY | Abstract | Full Text | Abstract :Özet: Kirmizi örümcekler elma üretimi yapilan tüm bölgelerde önemli zararlara neden olmaktadir. Ülkemizde kirmizi örümcekler ve diger zararlilarin mücadelesinde genlikle kimyasal mücadele tercih edilmektedir. Günümüzde kimyasal mücadelenin birçok olumsuz yönü ortaya çikmistir. Kirmizi örümceklerin birçok dogal düsmani vardir ve öncelikli olarak bunlarin etkinliklerinin belirlenmesi önemlidir. Neoseiulus californicus (McGregor) kirmizi örümcekler ile mücadelede kullanilan önemli bir avci türüdür. Bu çalismada elma bahçelerinde kirmizi örümcekler ile mücadele de avci akar N. californicus ‘un farkli oranlarda salim orani ve etkinligi belirlenmistir. Bu amaçla ayni bölgede iki farkli elma bahçesinde iki farkli deneme kurulmustur. Çalisma tesadüf deneme parsellerine göre kurulmustur. Parsellerde agaç basina 25, 50 ve 100 avci akar (NC) salinmistir. Kontrole ise herhangi bir uygulama yapilmamistir. N. californicus salimi yapilan Çavundur köyündeki elma bahçesinde kontrol, 25, 50 ve 100 NC/agaç salimi yapilan bahçelerde 63. günde sirasiyla ortalama 10.31, 2.58, 1.96 ve 1.69 adet kirmizi örümcek hareketli dönemi (hd)/yaprak ve 8.09, 1.11, 0.66 ve 1.16 yumurta/yaprak bulunmustur. Alciklar mahallesinde ise kontrol, 25, 50 ve 100 NC/agaç salimi yapilan bahçelerde 63. günde sirasiyla ortalama 4.53, 1.02, 0.49 ve 0.49 adet hd/yaprak ve ayni siraya göre ortalama 3.11, 0.67, 0.36 ve 0.31 adet yumurta/yaprak belirlenmistir. Sonuç olarak bütün uygulamalarda kirmizi örümcek popülasyonlari kontrole göre farkli zamanlarda baski altina alinmistir. |
| Türkiye, Bulgaristan, Iran ve Hindistan Orijinli Gül Yaglarinda Uçucu Yag Bilesenlerinin Uluslararasi Standarda Uygunluklarinin Karsilastirilmasi | Author : Hasan BAYDAR, Sabri ERBAS | Abstract | Full Text | Abstract :Yag gülü (Rosa damascena Mill.) çiçekleri kendine özgü floral kokusu ile parfüm, kozmetik, ilaç ve gida endüstrileri için en degerli aromatik kaynaktir. Yag gülünün dünyada Türkiye, Bulgaristan, Iran ve Hindistan basta olmak üzere birçok ülkede kültürü yapilmaktadir. Bu arastirmada, 2017 yilinda Türkiye (Isparta), Bulgaristan (Kazanlik) ve Iran (Darb)’dan temin edilen ve o ülkenin kendi geleneksel gül yagi üretim prosesine göre elde edilmis gül yagi örneklerinde GC-FID ile uçucu yag bilesenleri tespit edilerek uluslararasi gül yagi standardi (ISO 9842:2003) temel alarak karsilastirilmistir. Analiz sonuçlarina göre Türk ve Bulgar gül yaglari yüksek oranda sitronellol (sirasiyla %34.05 ve %31.06), geraniol (sirasiyla %16.55 ve %21.11) ve nerol (sirasiyla %7.68 ve %10.68), Iran gül yagi ise yüksek oranda nonadesan (%23.56), nonadesen (%10.26) ve heneikosan (%8.82) içerdigi tespit edilmistir. Türk, Bulgar ve Iran gül yaglarinda toplam monoterpen alkoller (oleoptenler) sirasiyla %58.28, %62.85 ve %13.39 olarak, toplam alifatik hidrokarbonlar (stearoptenler) sirasiyla %17.03, %20.55 ve %44.14 olarak belirlenmistir. Hazir kimyasal analiz sonuçlari referans alinan Hindistan (Kesmir) gül yaginin ise içerik olarak daha çok Bulgar ve Türk gül yaglarina benzedigi gözlenmistir. Sonuç olarak uluslararasi gül yagi standardina Türk ve Bulgar gül yaglari uygunluk gösterirken, Iran gül yagi standartlarin disinda kalmis, Hint gül yaginin ise kismen uygunluk gösterdigi belirlenmistir. |
|
|